İstanbul'un hareketli sokaklarından birinde yaşanan talihsiz bir olay, 32 yaşındaki Mehmet’in hayatını tamamen değiştirdi. Geçtiğimiz yıl bir iş kazası geçirerek bacağını sakatlayan Mehmet, hem fiziksel hem de ruhsal açıdan büyük sıkıntılarla yüzleşmek zorunda kaldı. İşinden olan Mehmet, ailesinden de destek göremeyince yaşam mücadelesi vermek için bir parka sığınmak zorunda kaldı. Şimdi, gündüzleri parktaki banklarda vakit geçirirken geceleri içinde bir çadırda kalıyor. Üç aydır bu koşullarda yaşamaya çalışan Mehmet’in hikayesi, toplumun göz ardı ettiği birçok sosyal sorunu gün yüzüne çıkarıyor.
Mehmet, iş kazası gününü hala unutamıyor. “Her şey bir anda oldu” diyor ve gözleri doluyor. Çalıştığı inşaatta bir kaza geçirerek sağ bacağını ciddi şekilde yaraladı. Hastanede geçirdiği aylarca tedavi süreci, işine geri dönme hayallerini yerle bir etti. Fiziksel rehabilitasyonun yanı sıra, psikolojik destek alması gerektiğini de fark etti. Ancak tüm bu süreçte, maddi durumunun da giderek kötüleşmesi kendisini derin bir buhrana sürükledi. Mesleğinde eski işine dönmenin hayalini kurarken, 6 ay içinde tüm hayatı altüst oldu.
İş bulmakta zorlandığı günlerde, Mehmet’in tüm birikimleri de tükendi. Ailesiyle olan ilişkisi de bu süreçte zayıfladı; destek alamadı ve bir süre sonra arkadaşlarıyla olan bağları da kopmaya başladı. Hayatında sıkı bir destek ağı olmayan Mehmet, bir parka yerleşmek zorunda hissetti kendini. İlk başta bir geçici çözüm olarak düşündüğü bu yaşam tarzı, artık onun için kalıcı hale geldi. Geceleri çadırında uyurken, gündüzleri diğer evsizlerle bir arada vakit geçiriyor. Ekonomik zorluklar ve çaresizlik içinde yaşarken, yaşam mücadelesini de sürdürüyor.
Mehmet’in hikayesi, sadece bireysel bir felaket değil; aynı zamanda toplumdaki evsizlik, iş kazaları ve sosyal yardıma ihtiyacı olan bireyler konusundaki eksiklikleri de gözler önüne seriyor. Halkın gözünde pek fazla görünmeyen bu insanlar, toplumun bir parçası olmaya devam ediyor. Kendisi gibi birçok insan, benzer sıkıntılarla başa çıkmaya çalışıyor ve yardım bekliyor.
Mehmet, hayatının bu evresinde yaşadığı zorlukları ve kabullenmekte zorlandığı durumu anlatırken bir yandan da umudunu kaybetmediğini belirtiyor. “Hayat devam ediyor,” diyor. Her gün yeni bir gün ve belki de yeni bir umutla uyanıyor. Bu zorlu süreçte, parktaki diğer evsizlerle birbirlerine destek olma çabaları, onun için moral kaynağı niteliğinde. Ahmet, aynı zamanda çevresindeki insanlara seslenerek, evsizlerle daha çok empati gösterilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Mehmet’in durumu, toplumda evsizlik üzerine daha fazla farkındalık yaratılması gerektiğini hatırlatıyor. Devletin ve sivil toplum kuruluşlarının, benzer hayat hikayelerine sahip olan insanlara yönelik daha etkili projeler geliştirmesi gerektiği aşikâr. Ayrıca, iş kazası gibi durumlarda mağdur olan bireylerin ihtiyacı olan destek sistemlerinin güçlendirilmesi gerekiyor.
Gelecek için umutlu bir plan yapmaya çalışan Mehmet, kendisine bir iş bulmayı ve normal bir hayata dönmeyi arzuluyor. Ancak bu hedefe ulaşmak için önce gerekli desteği alması, iyileşmesi gerektiğini biliyor. Toplumun bu tür bireylerin yaşadığı zorluklara daha duyarlı hale gelmesi, inşaat sektöründeki çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve çeşitli sosyal projelerin hayata geçirilmesi kaçınılmaz. Mehmet gibi birçok insanın, yaşadığı dramın sona erdirilmesi için umut ışıkları beklediği bir gerçek.
Mehmet’in hikayesi, yalnızca onun mücadelesinin değil, aynı zamanda toplumun birçok yönüyle yüzleşmesi gereken sorunların da bir yansıması. Empati ve destekle dolu bir toplumun yaratılması, herkesin hayatını olumlu yönde etkileyecektir. Unutmayalım ki, hepimiz zaman zaman imdada muhtaç olabiliriz ve dayanışma içinde olmak her şeyden daha kıymetli. Mehmet’in mücadelesi, evsizlik ve iş kazalarının mağdurlarının sesi olma yolunda bir adım. Onun hikayesi, bu hikayenin ardındaki her bireyin yaşadığı zorlukları da gözler önüne seriyor.