Son günlerde, Ortadoğu'da yaşanan gerginlikler bir kez daha gündemi meşgul ediyor. Özellikle İsrail’in Suriye’deki hava saldırıları, sadece Suriye'nin iç dinamiklerini değil, aynı zamanda bölgedeki diğer ülkelerin güvenliğini de tehdit ediyor. Uzmanlar, bu tür saldırıların bölgesel istikrarı daha da bozan bir etken haline geldiğini ve bu durumun sonlandırılması gerektiğini vurguluyor. Keçeli, özellikle psikolojik etkilerin yanı sıra, siyasi ve askeri sonuçlarının da göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkat çekiyor.
İsrail, son yıllarda Suriye'deki İran varlığına yönelik hava saldırıları gerçekleştirdi. Bu saldırılar, genellikle İran’ın ürettiği silahların veya cephaneliklerin imha edilmesi amacıyla yapılıyor. Ancak saldırıların doğrudan hedefi olmadan gerçekleştirilen hava bombardımanları, Suriye halkı için ciddi felaketler yaratıyor. Sivil yerleşimlerin, hastanelerin ve okulların da zarar görmesi, halkın yaşam standardını düşürüyor. Hastanelere düşen bombalar, sağlık sisteminin çökmesine yol açarken, okulların yerle bir olması, çocukların eğitimine ciddi darbe vuruyor. Tüm bu durum, bölgedeki tansiyonu artırarak, uzun vadede daha büyük sorunlara zemin hazırlıyor.
Keçeli, krizlerin çözümünde en etkili aracın diplomasi olduğuna dikkat çekiyor. Bölgesel güçlerin bir araya gelerek karşılıklı diyalog geliştirip, anlaşmalar yapması gerektiğini savunuyor. Bu bağlamda, uluslararası camianın da devreye girmesi büyük bir önem taşıyor. Özellikle Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği gibi kuruluşların etkin bir şekilde arabuluculuk yapması, taraflar arasında kalıcı bir anlaşmanın sağlanmasına katkıda bulunabilir. Diplomasi yoluyla sağlanacak bir barış ortamı, sadece Suriye’nin değil, tüm bölgenin huzura kavuşmasını sağlayacaktır.
Diplomasi dışında, bölgesel güçlerin birbirleriyle olan ilişkilerini gözden geçirmesi de önemli. İran, Türkiye, Suudi Arabistan ve İsrail gibi ülkelerin, kendi ulusal çıkarlarını ön planda tutarken, komşularının güvenliğini de göz önünde bulundurması gerektiği gerçeği her zamankinden daha nettir. Karşılıklı güven oluşturacak adımlar atılmadıkça, gerginliklerin ve çatışmaların doğmasının önüne geçilemeyecektir.
Son olarak, sivillerin korunması ve insani yardımların önünün açılması da büyük bir önem taşıyor. Savaşın ve çatışmanın ortasında kalan milyonlarca insan, insani yardımlara ihtiyaç duyuyor. Uluslararası organizasyonların ve yerel sivil toplum kuruluşlarının desteklenmesi, bu insanların yaşam standartlarını iyileştirmek, acil durumlarla başa çıkmalarına yardımcı olmak için oldukça gereklidir.
Özetle, Keçeli’nin vurguladığı gibi İsrail’in Suriye’deki hava saldırılarına bir an önce son vermesi gerekiyor. Bu sadece Suriye için değil, tüm bölge için önemli bir adımdır. Diplomasi ve diyalog yoluyla oluşturulacak bir barış ortamı, hem ülkeler arası ilişkilerin düzelmesine hem de halkların daha sağlıklı bir yaşam sürmelerine olanak tanıyacaktır.