Türkiye, FETÖ terör örgütünün 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişimi sonrasında, bu örgütle bağlantılı birçok dolandırıcılık olayına tanıklık etti. Özellikle finansal anlamda ikna edici sahte vaadlerle insanların gözünü boyayan dolandırıcılar, masum vatandaşları milyonlarca lira zarar ettirecek şekilde kandırmayı başardılar. Bu yazımızda, FETÖ yalanları ile gerçekleştirilen dolandırıcılıkların nasıl yapıldığını, mağdurların yaşadıklarını ve bu tür dolandırıcılıklardan korunmanın yollarını ele alacağız.
FETÖ, uzun yıllar boyunca, başta eğitim alanı olmak üzere birçok sektörde mevcudiyetini hissettirmiştir. Dolandırıcılar, örgütün yarattığı terör atmosferini kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak, çeşitli illerde ve ilçelerde organize bir şekilde hareket etmişlerdir. Bu dolandırıcılık yöntemleri genellikle, 'himmet', 'yatırım projeleri' veya 'Türk Silahlı Kuvvetleri' gibi hassas konuları hedef alarak, güvensizlik ortamlarından faydalanmayı hedeflemiştir.
Örneğin, bazı dolandırıcılara inanan insanlar, FETÖ'yle bağlantılı olduklarından şüphelenmedikleri 'altın' ve 'bağış' adı altında büyük miktarda para toplandığını zannederek, bunları bir tür yatırım aracı olarak gördüler. Bunun yanı sıra, sahte üniversite diploması vaadiyle dolandırılan kişiler de mevcuttur. Bu türden dolandırıcılık faaliyetleri, özellikle gençler arasında büyük bir güven kaybına yol açtı. Bunun yanı sıra, yaşlı insanların birikimlerinin hedef alındığı dolandırıcılık hikayeleri de dikkat çekici bir şekilde artış göstermiştir.
FETÖ dolandırıcılığından etkilenen birçok insan, sadece maddi kayba uğramakla kalmamış, aynı zamanda derin bir psikolojik travma yaşamıştır. İnsanlar, büyük bir umut ve güvenle yatırım yaptıkları projelerin aslında birer yalan olduğunu öğrenince, hem sosyal hem de ailevi ilişkilerinde büyük bir buhran yaşamışlardır. Kimi mağdurlar, yaşadıkları kayıplardan ötürü yalnızlık hissine kapılırken, kimisi ise kendilerini toplumdan soyutlama noktasına gelmişlerdir.
FETÖ'nün yarattığı güven boşluğunu, dolandırıcılar çok iyi değerlendirerek, insanlara 'kurtuluş' vaat etmiştir. Ancak, bu kurtuluş vaadi sonunda tam tersi sonuçlar doğurmuştur. Birçok kişi, dolandırıcılık süreçlerinde karşılaştıkları baskılar ve yalanları ortaya çıkardıkça, ciddi bir kaygı ve korku yaşamışlardır. Ayrıca, yasal süreçler içerisinde kaybedilen zaman ve geride bırakılan maddi kayıplar, insanların hayat standartlarını ve psikolojik durumlarını olumsuz yönde etkilemiştir.
FETÖ yalanları ile gerçekleştirilen bu dolandırıcılık skandalı, yalnızca bireysel değil toplumsal bir sorun olarak da karşımıza çıkmaktadır. Toplum düzeyinde güvenin zedelenmesi, bu tür dolandırıcılıklara karşı insanların korunmasını daha da zor hale getirmektedir. Birçok kişi, yaşadıkları travmalardan ötürü benzer yatırım yapma konularında içgüdüsel olarak kaçınma eğiliminde olmuşlardır. Bu da, ekonomik kalkınmaya engel teşkil eden bir durum haline gelmiştir. Dolayısıyla, bu tür skandalların önlenmesi için toplumun bilinçlendirilmesi, eğitimler verilmesi ve yasal düzenlemelerin sıkılaştırılması gerekmektedir.
Sonuç olarak, FETÖ'nün yarattığı dolandırıcılık hikayeleri, yalnızca maddi kayıplarla sınırlı kalmamış, aynı zamanda toplumsal güvenin zedelenmesine neden olmuştur. FETÖ tarafından sağlanan yalan ve sahte vaatler sonucunda toplamda milyonlarca liralık vurgun yapılmış, birçok insan hayal kırıklıklarıyla karşı karşıya kalmıştır. Mağdurların sesi olunmalı ve bu tür dolandırıcılıklara karşı gereken önlemler mutlaka alınmalıdır. Hem bireyler hem de toplum olarak bu konuda bilinçlenmek, gelecekte yaşanacak daha büyük kayıpların önüne geçmek açısından son derece önemlidir.